1.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUF KAVRAMI
2.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA HÜKÜMSÜZLÜK
3.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA İPTAL
4.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA İPTAL DAVASI
5.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA TASARRUF ÖZGÜRLÜĞÜ VE SINIRLARI (TASARRUF ORANI
VE SAKLI PAY)
6.
SAKLI PAYLI MİRASÇILAR VE ONLARIN SAKLI PAYLARININ İHLALİ (TENKİS DAVASI)
7.
İPTAL VE TENKİS TALEPLERİ BİRLEŞTİRİLEBİLİR Mİ?
ÖLÜME BAĞLI TASARRUF: Kişinin hukuki sonuçlarını ölümünden
sonra meydana gelmek üzere yaptığı hukuki işlemlere denir.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA HÜKÜMSÜZLÜK:
Hükümsüzlük; Yokluk, Mutlak
Butlan, Kendiliğinden Hükümsüz Kılma ve Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali olmak
üzere 4 hal vardır.
a.
Yokluk: Ölüme bağlı tasarruf hiç meydana
gelmemişse
b.
Mutlak Butlan: Ölüme bağlı tasarrufun yapıldığı anda
mevcut bir sebepten ötürü baştan itibaren hükümsüz olmasıdır. Ayırt etme
gücünden yoksunluk, Şekil eksikliği, İşlemin kanuna, ahlaka, adaba aykırılık
durumu mutlak butlan haleridir.
c.
Kendiliğinden Hükümsüz Kılma: Ölüme bağlı tasarrufun yapıldığı anda
hiçbir hükümsüzlük sebebi olmadığı halde, sonradan meydana gelen bazı olgular
sebebiyle hükümsüz olmasıdır.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA İPTAL: Ölüme bağlı tasarruflarda butlana
değil iptale tabidir. Burada mirasbırakanın anısına hürmeten, ahlaki ve dini
düşüncelerle mirasçıların işlemi iptale tabi olsa da yerine getirmek
isteyebilirler. Kanun da bunu göz önünde bulundurarak düzenleme yapmıştır.
Ölüme
bağlı tasarruflarda iptal sebepleri:
a.
Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir anda
yapılmışsa: Ehliyetsizlik miras sözleşmelerinde ve vasiyet hallerinde ehliyet
olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir, Miras sözleşmelerinde miras bırakan;
Ayırtım gücüne sahip olmalı, Ergin olmalı, Kısıtlı bulunmamalı. Vasiyette ise;
Ayırtım gücüne sahip olunmalı, 15 yaşının doldurulmuş olunmalıdır.
b.
Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda
yapılmışsa(irade sakatlığı halleri): MK. M504/1 e göre miras bırakanın yanılma,
aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruflar
geçersizdir. Ancak miras bırakan irade sakatlığı hallerini öğrendiği veya
etkisinden kurtulduğundan itibaren 1 yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde
tasarruf geçeli sayılır. İrade sakatlığı hali miras bırakanın sağlığında öğrenilmişse
mirasçılar süresi içinde iptal davası açılabileceklerdir.
c.
Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya
ahlaka aykırı ise:
d.
Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa: Ölüme bağlı
tasarruflar şekle tabi işlemlerdir. Kanuna yazılı şekle uyulmadan yapılan
işlemler iptal yaptırımı ile karşılaşacaklardır. Şekle aykırılık kural olarak
bütün ölüme bağlı tasarrufların iptalini gerektirir. Ancak MK m. 558/3 bu
kurala istisna getirmiştir.
ÖLÜME BAĞLI
TASARRUFLARDA İPTAL DAVASI: İptal davası kanunun öngördüğü sebeplerden birini bünyesinde taşımayan gerek
vasiyetname gerek miras sözleşmeleri ile yapılmış olan ölüme bağlı tasarrufun
ortadan kaldırılması amacına yönelik bir davadır. İptal ancak vasiyetçinin
ölümünden sonra talep ve dava edilebilir. MK.m558 gereğince, İptal davasını
iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçılar ve lehine vasiyet yapılan ilgililer
talep ve dava edebilirler. İptal davası, miras bırakanın son ikametgâhındaki
Asliye Hukuk mahkemesinde açılır. İptal davasında davalı olan taraf yapılan
ölüme bağlı tasarruftan doğrudan doğruya menfaat sağlayan kişilerdir. İptal
davası hak düşürücü sürelere tabidir. Bu süreler MK.m559’da belirtilmiştir. Bu
süreler içerisinde iptal davası açılmazsa dava açma hakkı düşer. MK.m559’a
göre: Ölüme bağlı tasarruf ve iptal sebebinin öğrenildiği günden itibaren 1
Yıllık süre içerisinde; Herhalde iyiniyetli davalılara karşı, vasiyetnamelerde
vasiyetin açılma tarihinden, miras sözleşmelerinde miras bırakanın ölümü
tarihinden itibaren 10 Yıllık süre içerisinde; Herhalde kötü niyetli ölüme
bağlı tasarruf yapan davalılar olması durumunda vasiyetnamelerde vasiyetin
açılma anından, miras sözleşmelerinde miras bırakanın ölümü tarihinden itibaren
20 Yıllık süre içerisinde iptal davasının açılması gerekir. İptal davasını açma
hakkı olan kişi, iptal durumunu hiçbir süreye bağlı olmaksızın, defi yolu ile
her zaman ileri sürebilir. Def-i olarak ileri sürebilmek için ileri sürecek
olan kişinin tereke eşyasına zilyet olması gerekir. Def-i ileri sürme hakkı
olanlar, kendilerine karşı açılacak olan mal vasiyetinin ifası davaları veya
mal sebebi ile istihkak davalarına karşı def’i de bulunabilirler.
İptal davasında, iptal sebebinin varlığı sabit olursa mahkeme
tarafından ölüme bağlı tasarrufun iptaline hükmolunur. İptal kararı geçmişe
etkili olur. Vasiyetnamenin veya miras sözleşmesinin tamamı iptal edilmişse ve
miras bırakanın başka bir ölüme bağlı tasarrufu yoksa Yasal Mirasçılık söz
konusu olur. Birden fazla vasiyetname varsa, böyle bir halde, iptal edilenin
yarine daha önce yapılmış olan vasiyetname geçer. İptal kararı bütün mirasçı ve
musalehler hakkında hüküm ifade etmez yanlıca davanın tarafları hakkında hüküm
ifade eder.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA TASARRUF
ÖZGÜRLÜĞÜ VE SINIRLARI (TASARRUF ORANI VE SAKLI PAY):
Medeni
hukukunda bu konuda iki temel kavram vardır:
1.
YASAL MİRASÇILIK
2.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUF YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜ
Bu iki
kavram arasındaki ilişki, bir kimsenin ölüme bağlı tasarruf yolu ile yasal
mirasçılık hükümlerini ne derecede kaldıracağı meselesinde özellikle
göstermektedir. Yasal mirasçılıkta kimin mirasçı kimin yasal mirasçı olacağını
kanun tayin eder. Ölüme Bağlı Tasarruflarda ise mirasçıları mirasbırakan tayin
eder.
Türk hukuknda önce yasal mirasçılık bir kısmı ile
değiştirilemez nitelikte olarak düzenlemekte, bunun yanında vasiyetçiye belirli
bir tasarruf serbestisi tanımaktadır. Medeni Kanun bazı yasal mirasçıların
yasal miras haklarının bir kısmını saklı
pay olarak kabul etmektedir. Saklı Pay hakkı tanımakla yasal
mirasçıların miras üzerindeki beklenen hakları kuvvetlendirilmiş olmaktadır.
Saklı Pay : Yasal mirasçıya tanınmış olan ve
üzerinde miras bırakanın tasarruf edemediği miras hissesinin bir kısmıdır.
Vasiyetçi ancak saklı payların dışında kalan kısım üzerinde tasarruf edebilir.
Buna tasarruf oranı denmektedir.
Saklı
paylı mirasçı bulunduğu takdirde ölenin terekesi ikiye ayrılır. Birinci kısım
saklı pay, ikinci kısım tasarruf oranıdır. Kanun açık ve sınırlı olarak
belirttiği sebeplerden biri ile vasiyetçi saklı paylı mirasçısını bu
hissesinden ve miras hakkından ıskat edebilir. Böyle bir ıskat sebebi (mirastan
yoksunluk sebebi veya mirastan feragat sözleşmesi) bulunmadıkça miras bırakan
hiçbir suretle saklı paylar üzerinde tasarruf edemez. Saklı paya ait kısım
üzerinde, vasiyetçinin mirasçı ataması ve mal vasiyeti tasarrufları
yapamayacağı gibi, bunları şart, mükellefiyet veya ikamelerle de
sınırlandıramaz.
Saklı Paylı Mirasçılar
: Saklı Paylı
Mirasçıların tayini kanun koyucuya aittir.
·
1.
Zümrede, Mirasbırakanın altsoyu (1.zümrenin tamamı), yani çocuklar, torunlar,
torun çocukları
·
2.
Zümrede, ölenin anası, babası saklı pay sahibidirler. Kardeşler ve kardeş
çocuklarının saklı payı yoktur.
·
3.
Zümrede, saklı paylı mirasçı yoktur.
·
Kanunumuz
bunların dışında, sağ kalan eşede saklı pay tanımıştır.
Yeni
Medeni Kanun’da; altsoyun, ana-babanın saklı payları azaltılmış buna karşılık
sağ kalan eşin, 1. Zümre ile birlikte mirasçı olması hali dışında saklı
payı artırılmıştır. Sağ kalan eş altsoy veya ana-baba zümresiyle birlikte
mirasçı olursa yasal miras payın tamamı, diğer hallerde yasal miras payının ¾’ü
onun saklı payıdır.
MK.m506’ya göre;
1.Zümre: Soybağı tanıma veya hakim
hükmüyle kurulmuş olan çocukla evlatlığın da dahil bulunduğu altsoyun saklı
payı, miras hakkının yarısı saklı payıdır.
2.Zümre: 2. Zümredeki mirasçılardan sadece
ana-babanın saklı payı vardır. Ana babanın saklı payı miras hisselerinin ¼’ü
dür.
·
Yalnız
ana-baba varsa ¼ saklı pay, ¾ tasarruf alanıdır.
·
Yalnız
ana-babadan biri varsa terekenin 1/8’i sağ olan ana veya babanın saklı payıdır.
Eş : Sağ kalan eş, 1. Zümre ile birlikte
mirasçı olması durumunda kanuni miras payının tümü, diğer hallerde miras
payının ¼’ü saklı pay olarak belirtilmiş. (m.506 f/1b.4)
Sağ kalan eş 2.
Zümre ile birlikte mirasçı olması halinde kanuni miras payının tamamı yani terekenin
yarısı saklı payıdır.
SAKLI
PAYLI MİRASÇILAR VE ONLARIN SAKLI PAYLARININ İHLALİ (TENKİS DAVASI):
TENKİS : Vasiyetçi, yapmış olduğu sağlararası
veya ölüme bağlı tasarruf ve bağışlamaları ile, mirasçılarının saklı paylarına
tecavüz etmiş olabilir. Bu gibi tecavüz ve ihlalleri önlemek maksadı ile kanun
saklı paylı mirasçılara, mirasbırakanın ölümünden sonra, bu türden
tasarrufların tenkisini talep ve dava etme hakkını vermiştir.
Tenkis
davasının konusu; ölenin saklı paya tecavüz eden tasarruflarının bu tecavüz
oranında indirilmesi ve bu indirilen kısmın saklı paylı mirasçıya tahsis
olunmasıdır. Tenkis talebi ve davası hakkı, mirasbırakanın ölüme bağlı
tasarruflarına karşı ileri sürebileceği gibi bazı şartlar altında, bunun
sağlararası bağışlamalarına karşıda dermayan olunabilir.
M.560’a
göre ;
Tenkis
talebi ile denkleştirme talebi farklıdır. Bu iki tür dava birlikte yürütülemez.
Dava bunlardan birine yöneltilmesi gereklidir. Tenkis talebi hakkı yenilik
doğuran haklar grubuna girer. Tenkis davasında yenilik doğuran bir davadır.
Tenkis talebi hakkından önceden vazgeçilebilir. Ölüme bağlı tasarruftan böyle
bir feragat mirasbırakanın ölümünden sonra yapılabilir. Çünkü saklı pay hakkı
henüz doğmamıştır. Tenkis talebi hakkı,
mirasçının şahsına bağlı bir hak olduğundan, bu başkasına devir ve temlik
edilemez.
Tenkis Talebi
hakkının meydan gelebilmesi için iki şart aranmaktadır;
a.
Ölüme bağlı tasarrufların veya sağlararası bağışlamaları ile
mirasbırakanın tasarruf oranını aşmış olması gerekir.
b.
Mirasçının saklı pay hakkının ihlal edilmiş olması gerekir.
Tasarruf
oranının ihlali ve saklı paya tecavüz aynı şey değildir. Tasarruf oranının aşılması,
bir bütün olarak daima saklı payın ihlali sonucunu doğurur. Fakat bununla bütün
saklı paylı mirasçıların saklı pay haklarının ihlal edilmiş olduğu sonucuna
varılmaz. Bazı mirasçıların saklı payı ihlal edildiği halde bazılarının saklı
payları ihlal edilmemiş olabilir veya ihlal edilen bu payı bağışlama veya
vasiyetle giderilmiş olabilir. Böyle bir halde mirasçı, tenkis talebinde
bulunamaz. Zira saklı payını karşılayan miktar kendisine bırakılmıştır. Tenkis
davasını, yalnız saklı paylarını karşılayan kısmı alamayan mirasçılar talep
edebilir. Saklı paya tecavüzde saklı paylı mirasçının saklı payından tasarruf
yapılmasıdır.
TENKİS DAVASI:
Davacılar; Saklı payı ihlal edilen mirasçı
tenkis davası açmaya yetkillidir. Buna karşılık mirastan feragat sözleşmesi ile
bu hakkından vazgeçen veya mirastan ISKAT edilen veya mirastan yoksun bırakılan
mirasçının tenkis talebi hakkı yoktur.
Saklı payı
ihlal edilen birden fazla mirasçı varsa bunların herbirinin tenkis talep etmesi
gerekir. Bunlar ayrı olarak tenkis davası açabilecekleri gibi, birlikte de dava
açabilirler.
Saklı
paylı mirasçı tenkis davasını açtıktan sonra ölmüşse mirasçıları saklı pay
sahibi olmasalar bile açılmış olan davaya devam edebilirler. Saklı payı ihlal
edilen mirasçı, hakkını dava yolu ile talep edebileceği gibi bunu bir defi
olarak ileri sürebilecektir. Bu halde saklı payı ihal edilen mirasçı dava
olunandır.
Bazı
hallerde saklı paylı mirasçıların alacaklılarının da tenkis davası hakkı
vardır. MK.m.562 Mirasçı borçlarını
ödemekten aciz olması halinde bulunan mirasçıların alacaklılarına ve iflas
masasına bu mirasçı yerine tenkis davası açmak yetkisi vermektedir. Bu davayı
açmak yetkisine sahip olmak içiin bir takım şartlar vardır;
1.
Alacaklıda veya iflas masasında, bir ödemeden aciz belgesinin veya iflas
kararının bulunması gerekir.
2.
Saklı paylı mirasçıların tenkisi talep ve dava etmemiş bulunması gerekir.
3.
Alacaklı veya iflas masası tenkis davası açmasını saklı paylı
mirasçıyaihtar etmiş olmaları ve yapılan bu ihtarın semeresiz kalması şarttır.
Görevli
ve Yetkili Mahkeme;
Ölenin son ikametgahı Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili ve görevlidir.
Davalılar; Dava olunan taraf, saklı paya
tecavüz eden bağışların lehine yapılmış olduğu kişilerdir. Lehine bağış konusu
yapılan malların 3. Kişiye temlik ederse, saklı paylı mirasçı tenkis talebi
hakkını kural olarak 3. Kişiye karşı ileri süremez. Ancak temlik eden kişi bunu
sırf tenkis davasının sonuçlarından kaçınmak amacıyla kötüniyetli
(muvazaalı,inançlı temlik) şeklinde
yapmışsa tenkis talebi hakkı 3.kişilere karşıda ileri sürülebilir.
Yargıtay 13.01.1975 tarihli 7/1
sayılı içtihadı birleştirme kararı bunu kabul etmiştir.
Tenkis
Davasında Süreler;
Tenkis talebi miras bırakanın ölümünden sonra ileri sürülebilir. Vasiyetçi
hayattayken mirasçı tenkis davası açamaz. Mirasçı belirtilen hakdüşürücü
süreler içinde bu davayı açması gerekir.
·
İhlalin
öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık süre işlemeye başlayacaktır.
·
Saklı
paya tecevüzün öğrenilemediği vasiyetnamede vasiyetin açıldığı, miras
sözleşmesinde veya sağlararası bir işlemde ölüm anından itibaren 10 yıllık
süre işlemeye başlar.
·
Kötüniyetli
haller için getirilen 20 yıllık süre burada kabul edilmemiştir.
Tenkise
Tabi Tasarruflar; Mirasbırakanın Ölüme Bağlı Tasarrufları
(Bağışları) Mesela; Mirasçı ataması, Mal vasiyeti, Vakıf kurması ve Sağlararası
Bağışlar Mesela; MK.m.565, MK.m.567
İPTAL VE TENKİS TALEPLERİ
BİRLEŞTİRİLEBİLİR Mİ?
MK.m.571/2
gereğince bir tasarrufun iptali diğerine geçerlilik kazandırıyorsa, tenkis
davası süreleri iptal kararı ile işlemeye başlar.
ÖR:
Vasiyet ile miras sözleşmeleri mahkeme
kararı ile iptal edilmiştir. Bunun üzerine mirasbırakanın eski tarihli bir
vasiyetnamesi hüküm ifade edecektir. Bu vasiyetnamede saklı payı ihlal
edilenler bu konuda açılacak tenkis davasının hak düşüm süreleri iptal
kararının kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlar.
İptal
davası ile tenkis davasının birbirine hasredilmesi tartışmalı bir husustur.
Yargıtayın bu konudafarklı kararları vardır. 22.05.1987 tarihli 986/4,987/5
sayılı İ.B.K..
Mirasçıların
tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açıldıktan sonra
ayrı bir dilekçe ile BK.m18’e dayalı muvazaa nedeni ile iptal-tescil davası
açabilecekleri kararaltına alınmış.
Tenkis talebi
def-i yolu ile ileri sürülebilir. Bu hak bir süreye bağlı değildir.
TENKİSİN HÜKMÜ: Saklı payı ihlal edilmiş olan ve
tenkis talebinde bulunan mirasçının saklı payının tamamlanması için
mirasbırakanın yapmış olduğu Ölüme Bağlı Tasarruf veya Sağlararası Tasarruf ve
Bağışlamaların indirilmesi, hatta gerekirse, tamamıyla ortadan kaldırılmasıdır.
Mirasın açılması gününe kadar etkilidir.
1.
Talep olmalıdır.
2.
Mirasbırakanın sağlararası bir bağışlamasının tenkisi halinde tenkis
olunan meblağın veya malın saklı paylı mirasçıya geri verilmesi yükümlülüğü.
MK.m556
Mirasbırakandan sağlararası bağış almış olan kişi bunu 3. Bir kimseye
devretmesi halinde saklı paylı mirasçı tenkis talebi haklarını kural olarak
3.kişiye karşı ileri süremez. Burada kötüniyet varsa yani tenkisten kaçırmak
maksadı varsa tenkis 3. Kişiyede yöneltilebilecektir. Bu durumda 3 ihtimal
ortaya çıkmaktadır:
1.durum; Sağlararası bağışı alanların bunun konusu olan şeyleri muvazaalı olarak
temlik etmiş olmalarıdır. Bu takdirde temlikler muvazaa sebebi ile hükümsüzdür
ve ihlal konusu şey mirasçıya aittir.
2.durum; İnançlı bir temlikin bulunmasıdır. Bu da hükümsüzdür.
3.durum; Hakkın Kötüye Kullanılması yasağı kuralı ile 3. Kişilere karşı tenkis
talebi hakkının yöneltilebileceğihaldir. (MK.m566, MK.m2)
3. Lehine vasiyet yapılan kişinin tenkisle yükümlü
bulunması halinde sahip olduğu seçim hakkı (MK.m564), İntifa veya irat
vasiyetinin ifasında saklı paylı mirasçının seçim hakkı da (MK.m568)’de
düzenlenmiştir.
STJ.AV.MUSTAFA TAHAN
mustaffatahan@gmail.com
Çok iyi bir çalışma olmuş. Tebrik ederim. Saygılar. Av.Baki Özyılmaz
YanıtlaSil