30 Kasım 2013 Cumartesi

ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA HÜKÜMSÜZLÜK VE İPTAL HALLERİ

1.      ÖLÜME BAĞLI TASARRUF KAVRAMI
2.      ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA HÜKÜMSÜZLÜK
3.      ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA İPTAL
4.      ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA İPTAL DAVASI
5.      ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA TASARRUF ÖZGÜRLÜĞÜ VE SINIRLARI (TASARRUF ORANI VE SAKLI PAY)
6.      SAKLI PAYLI MİRASÇILAR VE ONLARIN SAKLI PAYLARININ İHLALİ (TENKİS DAVASI)

7.      İPTAL VE TENKİS TALEPLERİ BİRLEŞTİRİLEBİLİR Mİ?
ÖLÜME BAĞLI TASARRUF: Kişinin hukuki sonuçlarını ölümünden sonra meydana gelmek üzere yaptığı hukuki işlemlere denir.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA HÜKÜMSÜZLÜK:  Hükümsüzlük; Yokluk,  Mutlak Butlan, Kendiliğinden Hükümsüz Kılma ve Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali olmak üzere 4 hal vardır.
a.      Yokluk: Ölüme bağlı tasarruf hiç meydana gelmemişse
b.      Mutlak Butlan: Ölüme bağlı tasarrufun yapıldığı anda mevcut bir sebepten ötürü baştan itibaren hükümsüz olmasıdır. Ayırt etme gücünden yoksunluk, Şekil eksikliği, İşlemin kanuna, ahlaka, adaba aykırılık durumu mutlak butlan haleridir.
c.       Kendiliğinden Hükümsüz Kılma: Ölüme bağlı tasarrufun yapıldığı anda hiçbir hükümsüzlük sebebi olmadığı halde, sonradan meydana gelen bazı olgular sebebiyle hükümsüz olmasıdır.

ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA İPTAL: Ölüme bağlı tasarruflarda butlana değil iptale tabidir. Burada mirasbırakanın anısına hürmeten, ahlaki ve dini düşüncelerle mirasçıların işlemi iptale tabi olsa da yerine getirmek isteyebilirler. Kanun da bunu göz önünde bulundurarak düzenleme yapmıştır.
            Ölüme bağlı tasarruflarda iptal sebepleri:
a.      Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir anda yapılmışsa: Ehliyetsizlik miras sözleşmelerinde ve vasiyet hallerinde ehliyet olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir, Miras sözleşmelerinde miras bırakan; Ayırtım gücüne sahip olmalı, Ergin olmalı, Kısıtlı bulunmamalı. Vasiyette ise; Ayırtım gücüne sahip olunmalı, 15 yaşının doldurulmuş olunmalıdır.
b.      Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa(irade sakatlığı halleri): MK. M504/1 e göre miras bırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruflar geçersizdir. Ancak miras bırakan irade sakatlığı hallerini öğrendiği veya etkisinden kurtulduğundan itibaren 1 yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçeli sayılır. İrade sakatlığı hali miras bırakanın sağlığında öğrenilmişse mirasçılar süresi içinde iptal davası açılabileceklerdir.
c.       Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise:
d.      Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa: Ölüme bağlı tasarruflar şekle tabi işlemlerdir. Kanuna yazılı şekle uyulmadan yapılan işlemler iptal yaptırımı ile karşılaşacaklardır. Şekle aykırılık kural olarak bütün ölüme bağlı tasarrufların iptalini gerektirir. Ancak MK m. 558/3 bu kurala istisna getirmiştir.

ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA İPTAL DAVASI: İptal davası kanunun öngördüğü sebeplerden birini bünyesinde taşımayan gerek vasiyetname gerek miras sözleşmeleri ile yapılmış olan ölüme bağlı tasarrufun ortadan kaldırılması amacına yönelik bir davadır. İptal ancak vasiyetçinin ölümünden sonra talep ve dava edilebilir. MK.m558 gereğince, İptal davasını iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçılar ve lehine vasiyet yapılan ilgililer talep ve dava edebilirler. İptal davası, miras bırakanın son ikametgâhındaki Asliye Hukuk mahkemesinde açılır. İptal davasında davalı olan taraf yapılan ölüme bağlı tasarruftan doğrudan doğruya menfaat sağlayan kişilerdir. İptal davası hak düşürücü sürelere tabidir. Bu süreler MK.m559’da belirtilmiştir. Bu süreler içerisinde iptal davası açılmazsa dava açma hakkı düşer. MK.m559’a göre: Ölüme bağlı tasarruf ve iptal sebebinin öğrenildiği günden itibaren 1 Yıllık süre içerisinde; Herhalde iyiniyetli davalılara karşı, vasiyetnamelerde vasiyetin açılma tarihinden, miras sözleşmelerinde miras bırakanın ölümü tarihinden itibaren 10 Yıllık süre içerisinde; Herhalde kötü niyetli ölüme bağlı tasarruf yapan davalılar olması durumunda vasiyetnamelerde vasiyetin açılma anından, miras sözleşmelerinde miras bırakanın ölümü tarihinden itibaren 20 Yıllık süre içerisinde iptal davasının açılması gerekir. İptal davasını açma hakkı olan kişi, iptal durumunu hiçbir süreye bağlı olmaksızın, defi yolu ile her zaman ileri sürebilir. Def-i olarak ileri sürebilmek için ileri sürecek olan kişinin tereke eşyasına zilyet olması gerekir. Def-i ileri sürme hakkı olanlar, kendilerine karşı açılacak olan mal vasiyetinin ifası davaları veya mal sebebi ile istihkak davalarına karşı def’i de bulunabilirler. 
İptal davasında, iptal sebebinin varlığı sabit olursa mahkeme tarafından ölüme bağlı tasarrufun iptaline hükmolunur. İptal kararı geçmişe etkili olur. Vasiyetnamenin veya miras sözleşmesinin tamamı iptal edilmişse ve miras bırakanın başka bir ölüme bağlı tasarrufu yoksa Yasal Mirasçılık söz konusu olur. Birden fazla vasiyetname varsa, böyle bir halde, iptal edilenin yarine daha önce yapılmış olan vasiyetname geçer. İptal kararı bütün mirasçı ve musalehler hakkında hüküm ifade etmez yanlıca davanın tarafları hakkında hüküm ifade eder.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA TASARRUF ÖZGÜRLÜĞÜ VE SINIRLARI (TASARRUF ORANI VE SAKLI PAY):
Medeni hukukunda bu konuda iki temel kavram vardır:
1.         YASAL MİRASÇILIK
2.         ÖLÜME BAĞLI TASARRUF YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜ
            Bu iki kavram arasındaki ilişki, bir kimsenin ölüme bağlı tasarruf yolu ile yasal mirasçılık hükümlerini ne derecede kaldıracağı meselesinde özellikle göstermektedir. Yasal mirasçılıkta kimin mirasçı kimin yasal mirasçı olacağını kanun tayin eder. Ölüme Bağlı Tasarruflarda ise mirasçıları mirasbırakan tayin eder.
Türk hukuknda önce yasal mirasçılık bir kısmı ile değiştirilemez nitelikte olarak düzenlemekte, bunun yanında vasiyetçiye belirli bir tasarruf serbestisi tanımaktadır. Medeni Kanun bazı yasal mirasçıların yasal miras haklarının bir kısmını saklı  pay olarak kabul etmektedir. Saklı Pay hakkı tanımakla yasal mirasçıların miras üzerindeki beklenen hakları kuvvetlendirilmiş olmaktadır.
Saklı Pay : Yasal mirasçıya tanınmış olan ve üzerinde miras bırakanın tasarruf edemediği miras hissesinin bir kısmıdır. Vasiyetçi ancak saklı payların dışında kalan kısım üzerinde tasarruf edebilir. Buna tasarruf oranı denmektedir.
Saklı paylı mirasçı bulunduğu takdirde ölenin terekesi ikiye ayrılır. Birinci kısım saklı pay, ikinci kısım tasarruf oranıdır. Kanun açık ve sınırlı olarak belirttiği sebeplerden biri ile vasiyetçi saklı paylı mirasçısını bu hissesinden ve miras hakkından ıskat edebilir. Böyle bir ıskat sebebi (mirastan yoksunluk sebebi veya mirastan feragat sözleşmesi) bulunmadıkça miras bırakan hiçbir suretle saklı paylar üzerinde tasarruf edemez. Saklı paya ait kısım üzerinde, vasiyetçinin mirasçı ataması ve mal vasiyeti tasarrufları yapamayacağı gibi, bunları şart, mükellefiyet veya ikamelerle de sınırlandıramaz.
Saklı Paylı Mirasçılar : Saklı Paylı Mirasçıların tayini kanun koyucuya aittir.
·           1. Zümrede, Mirasbırakanın altsoyu (1.zümrenin tamamı), yani çocuklar, torunlar, torun çocukları
·           2. Zümrede, ölenin anası, babası saklı pay sahibidirler. Kardeşler ve kardeş çocuklarının saklı payı yoktur.
·           3. Zümrede, saklı paylı mirasçı yoktur.
·           Kanunumuz bunların dışında, sağ kalan eşede saklı pay tanımıştır.
Yeni Medeni Kanun’da; altsoyun, ana-babanın saklı payları azaltılmış buna karşılık sağ kalan eşin, 1. Zümre ile birlikte mirasçı olması hali dışında saklı payı artırılmıştır. Sağ kalan eş altsoy veya ana-baba zümresiyle birlikte mirasçı olursa yasal miras payın tamamı, diğer hallerde yasal miras payının ¾’ü onun saklı payıdır.
MK.m506’ya göre;
1.Zümre:  Soybağı tanıma veya hakim hükmüyle kurulmuş olan çocukla evlatlığın da dahil bulunduğu altsoyun saklı payı, miras hakkının yarısı saklı payıdır.
2.Zümre:  2. Zümredeki mirasçılardan sadece ana-babanın saklı payı vardır. Ana babanın saklı payı miras hisselerinin ¼’ü dür.
·           Yalnız ana-baba varsa ¼ saklı pay, ¾ tasarruf alanıdır.
·           Yalnız ana-babadan biri varsa terekenin 1/8’i sağ olan ana veya babanın saklı payıdır.
Eş           : Sağ kalan eş, 1. Zümre ile birlikte mirasçı olması durumunda kanuni miras payının tümü, diğer hallerde miras payının ¼’ü saklı pay olarak belirtilmiş. (m.506 f/1b.4)
       Sağ kalan eş 2. Zümre ile birlikte mirasçı olması halinde kanuni miras payının tamamı yani terekenin yarısı saklı payıdır.
SAKLI PAYLI MİRASÇILAR VE ONLARIN SAKLI PAYLARININ İHLALİ (TENKİS DAVASI):
TENKİS : Vasiyetçi, yapmış olduğu sağlararası veya ölüme bağlı tasarruf ve bağışlamaları ile, mirasçılarının saklı paylarına tecavüz etmiş olabilir. Bu gibi tecavüz ve ihlalleri önlemek maksadı ile kanun saklı paylı mirasçılara, mirasbırakanın ölümünden sonra, bu türden tasarrufların tenkisini talep ve dava etme hakkını vermiştir.
Tenkis davasının konusu; ölenin saklı paya tecavüz eden tasarruflarının bu tecavüz oranında indirilmesi ve bu indirilen kısmın saklı paylı mirasçıya tahsis olunmasıdır. Tenkis talebi ve davası hakkı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarruflarına karşı ileri sürebileceği gibi bazı şartlar altında, bunun sağlararası bağışlamalarına karşıda dermayan olunabilir.
M.560’a göre ;
Tenkis talebi ile denkleştirme talebi farklıdır. Bu iki tür dava birlikte yürütülemez. Dava bunlardan birine yöneltilmesi gereklidir. Tenkis talebi hakkı yenilik doğuran haklar grubuna girer. Tenkis davasında yenilik doğuran bir davadır. Tenkis talebi hakkından önceden vazgeçilebilir. Ölüme bağlı tasarruftan böyle bir feragat mirasbırakanın ölümünden sonra yapılabilir. Çünkü saklı pay hakkı henüz doğmamıştır. Tenkis  talebi hakkı, mirasçının şahsına bağlı bir hak olduğundan, bu başkasına devir ve temlik edilemez.
Tenkis Talebi hakkının meydan gelebilmesi için iki şart aranmaktadır;
a.         Ölüme bağlı tasarrufların veya sağlararası bağışlamaları ile mirasbırakanın tasarruf oranını aşmış olması gerekir.
b.        Mirasçının saklı pay hakkının ihlal edilmiş olması gerekir.

Tasarruf oranının ihlali ve saklı paya tecavüz aynı şey değildir. Tasarruf oranının aşılması, bir bütün olarak daima saklı payın ihlali sonucunu doğurur. Fakat bununla bütün saklı paylı mirasçıların saklı pay haklarının ihlal edilmiş olduğu sonucuna varılmaz. Bazı mirasçıların saklı payı ihlal edildiği halde bazılarının saklı payları ihlal edilmemiş olabilir veya ihlal edilen bu payı bağışlama veya vasiyetle giderilmiş olabilir. Böyle bir halde mirasçı, tenkis talebinde bulunamaz. Zira saklı payını karşılayan miktar kendisine bırakılmıştır. Tenkis davasını, yalnız saklı paylarını karşılayan kısmı alamayan mirasçılar talep edebilir. Saklı paya tecavüzde saklı paylı mirasçının saklı payından tasarruf yapılmasıdır.
TENKİS DAVASI:
Davacılar; Saklı payı ihlal edilen mirasçı tenkis davası açmaya yetkillidir. Buna karşılık mirastan feragat sözleşmesi ile bu hakkından vazgeçen veya mirastan ISKAT edilen veya mirastan yoksun bırakılan mirasçının tenkis talebi hakkı yoktur.
Saklı payı ihlal edilen birden fazla mirasçı varsa bunların herbirinin tenkis talep etmesi gerekir. Bunlar ayrı olarak tenkis davası açabilecekleri gibi, birlikte de dava açabilirler.
Saklı paylı mirasçı tenkis davasını açtıktan sonra ölmüşse mirasçıları saklı pay sahibi olmasalar bile açılmış olan davaya devam edebilirler. Saklı payı ihlal edilen mirasçı, hakkını dava yolu ile talep edebileceği gibi bunu bir defi olarak ileri sürebilecektir. Bu halde saklı payı ihal edilen mirasçı dava olunandır.
Bazı hallerde saklı paylı mirasçıların alacaklılarının da tenkis davası hakkı vardır. MK.m.562  Mirasçı borçlarını ödemekten aciz olması halinde bulunan mirasçıların alacaklılarına ve iflas masasına bu mirasçı yerine tenkis davası açmak yetkisi vermektedir. Bu davayı açmak yetkisine sahip olmak içiin bir takım şartlar vardır;
1.         Alacaklıda veya iflas masasında, bir ödemeden aciz belgesinin veya iflas kararının bulunması gerekir.
2.         Saklı paylı mirasçıların tenkisi talep ve dava etmemiş bulunması gerekir.
3.         Alacaklı veya iflas masası tenkis davası açmasını saklı paylı mirasçıyaihtar etmiş olmaları ve yapılan bu ihtarın semeresiz kalması şarttır.

Görevli ve Yetkili Mahkeme; Ölenin son ikametgahı Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili ve görevlidir.
Davalılar; Dava olunan taraf, saklı paya tecavüz eden bağışların lehine yapılmış olduğu kişilerdir. Lehine bağış konusu yapılan malların 3. Kişiye temlik ederse, saklı paylı mirasçı tenkis talebi hakkını kural olarak 3. Kişiye karşı ileri süremez. Ancak temlik eden kişi bunu sırf tenkis davasının sonuçlarından kaçınmak amacıyla kötüniyetli (muvazaalı,inançlı temlik)  şeklinde yapmışsa tenkis talebi hakkı 3.kişilere karşıda ileri sürülebilir.
Yargıtay 13.01.1975 tarihli 7/1 sayılı içtihadı birleştirme kararı bunu kabul etmiştir.
Tenkis Davasında Süreler; Tenkis talebi miras bırakanın ölümünden sonra ileri sürülebilir. Vasiyetçi hayattayken mirasçı tenkis davası açamaz. Mirasçı belirtilen hakdüşürücü süreler içinde bu davayı açması gerekir.
·           İhlalin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık süre işlemeye başlayacaktır.
·           Saklı paya tecevüzün öğrenilemediği vasiyetnamede vasiyetin açıldığı, miras sözleşmesinde veya sağlararası bir işlemde ölüm anından itibaren 10 yıllık süre işlemeye başlar.
·           Kötüniyetli haller için getirilen 20 yıllık süre burada kabul edilmemiştir.
Tenkise Tabi Tasarruflar;  Mirasbırakanın Ölüme Bağlı Tasarrufları (Bağışları) Mesela; Mirasçı ataması, Mal vasiyeti, Vakıf kurması ve Sağlararası Bağışlar Mesela; MK.m.565, MK.m.567
İPTAL VE TENKİS TALEPLERİ BİRLEŞTİRİLEBİLİR Mİ?
MK.m.571/2 gereğince bir tasarrufun iptali diğerine geçerlilik kazandırıyorsa, tenkis davası süreleri iptal kararı ile işlemeye başlar.
ÖR: Vasiyet  ile miras sözleşmeleri mahkeme kararı ile iptal edilmiştir. Bunun üzerine mirasbırakanın eski tarihli bir vasiyetnamesi hüküm ifade edecektir. Bu vasiyetnamede saklı payı ihlal edilenler bu konuda açılacak tenkis davasının hak düşüm süreleri iptal kararının kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlar.
İptal davası ile tenkis davasının birbirine hasredilmesi tartışmalı bir husustur. Yargıtayın bu konudafarklı kararları vardır. 22.05.1987 tarihli 986/4,987/5 sayılı İ.B.K..
Mirasçıların tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açıldıktan sonra ayrı bir dilekçe ile BK.m18’e dayalı muvazaa nedeni ile iptal-tescil davası açabilecekleri kararaltına alınmış.
Tenkis talebi def-i yolu ile ileri sürülebilir. Bu hak bir süreye bağlı değildir.
TENKİSİN HÜKMÜ: Saklı payı ihlal edilmiş olan ve tenkis talebinde bulunan mirasçının saklı payının tamamlanması için mirasbırakanın yapmış olduğu Ölüme Bağlı Tasarruf veya Sağlararası Tasarruf ve Bağışlamaların indirilmesi, hatta gerekirse, tamamıyla ortadan kaldırılmasıdır. Mirasın açılması gününe kadar etkilidir.
1.         Talep olmalıdır.
2.         Mirasbırakanın sağlararası bir bağışlamasının tenkisi halinde tenkis olunan meblağın veya malın saklı paylı mirasçıya geri verilmesi yükümlülüğü. MK.m556
Mirasbırakandan sağlararası bağış almış olan kişi bunu 3. Bir kimseye devretmesi halinde saklı paylı mirasçı tenkis talebi haklarını kural olarak 3.kişiye karşı ileri süremez. Burada kötüniyet varsa yani tenkisten kaçırmak maksadı varsa tenkis 3. Kişiyede yöneltilebilecektir. Bu durumda 3 ihtimal ortaya çıkmaktadır:
1.durum; Sağlararası bağışı alanların bunun konusu olan şeyleri muvazaalı olarak temlik etmiş olmalarıdır. Bu takdirde temlikler muvazaa sebebi ile hükümsüzdür ve ihlal konusu şey mirasçıya aittir.
2.durum; İnançlı bir temlikin bulunmasıdır. Bu da hükümsüzdür.
3.durum; Hakkın Kötüye Kullanılması yasağı kuralı ile 3. Kişilere karşı tenkis talebi hakkının yöneltilebileceğihaldir. (MK.m566, MK.m2)
3. Lehine vasiyet yapılan kişinin tenkisle yükümlü bulunması halinde sahip olduğu seçim hakkı (MK.m564), İntifa veya irat vasiyetinin ifasında saklı paylı mirasçının seçim hakkı da (MK.m568)’de düzenlenmiştir.

                                                                 STJ.AV.MUSTAFA TAHAN
                                                                   mustaffatahan@gmail.com


1 yorum:

  1. Çok iyi bir çalışma olmuş. Tebrik ederim. Saygılar. Av.Baki Özyılmaz

    YanıtlaSil